Organik tarıma ilgi ülkemizde de, dünyada da her geçen gün artıyor. Tüketici için temiz besine ulaşma kaynağı olarak görülen organik tarım, üretici için ise yerel kaynaklara dayalı bir üretim sistemi anlamına geliyor. Talebin artmasıyla beraber çiftçilerimiz için parlak bir fikir gibi görünen “organik tarım” girişiminde bulunmak, aslında çok da kolay değil. Alınması gereken belgeler, uyulması gereken standartlar mevcut. Organik tarım belgelendirmesi hakkında detaylı bilgi vermeden önce organik tarımın tanımından ve nasıl yapılması gerektiğinden bahsederek sizleri bilgilendirebiliriz.
Çıkış kaynağı Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkeleri olan organik tarım, bugün dünyanın tarım alanında gittiği yönü işaret ediyor. Organik tarım standartları genel olarak şu maddeler üzerinden belirleniyor:
Yabancı ülkelerde organik tarım tanımı yeterli gelmediği için yeni başka konseptler de kullanılıyor. Biyolojik veya ekolojik tarım gibi isimlere başvurulabiliyor. Organik kelime olarak canlı organizmalarla ilgili olan olayları ifade ediyor. Ancak yetiştirilen her ekin zaten bir şekilde organik süreçler içeriyor. Bu nedenle bazı otoriteler, bu konsepti doğru kabul etmeyebiliyor. Yine de altını çizmeliyiz, ülkemizde hala sentetik ürün ve etkenlerden uzak, doğal tarım organik tarım adıyla isimlendiriliyor.
Organik tarım yapılırken organik veya organik olmayan kimi gübrelere başvurulabiliyor. Bitkisel kökenli maddeler tarımsal yetiştiriciliğe destek için tercih edilebiliyor. Bu listede hangi maddelerin olduğu Organik Tarım Kanunu ve ona dayalı çıkan yönetmeliklerce belirleniyor. Sözü edilen yasal düzenlemeler Avrupa Birliği’nce kabul edilen organik tarım mevzuatı ile birebir uyum gösteriyor. Türkiye’de düzenlenen organik tarım standartları bugün Avrupa’daki ile tam uyum gösteriyor. 1994 yılında çıkan Bitkisel ve Hayvansal Tarım Ürünlerinin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik ve 2002 yılında yürürlüğe giren Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelik organik tarım üretiminin standartlarını belirliyor.
Organik tarımı, geleneksel yöntemlerden ayıran temel fark toprak ve su kaynaklarına dost olması olarak özetleniyor. Hava, toprak ve su kirliliği oluşturmadan tarım yapmaya imkan tanıyan organik prosedürler, doğal kaynakların hızla tükendiği günümüzde bir lüks değil gereklilik olarak görülüyor.
Tarımsal üretimde organik belgelendirmesi, tarladan sofraya kadar olan tüm süreci kapsıyor. Bütün aşamaların kontrol edildiği, standartlar üzerinden denetlendiği ve tüketicinin güvenini kazandığı belgelendirme sistemi, Türkiye’de sıkı sıkıya işliyor. Belgelendirme çalışmaları, organik tarım standartlarının gereği olan kontrollerin yapılması, mahsulün değerlendirilmesi ve uygunluğunun saptanması için devam ediyor. Kontrol ve belgelendirme yapan kuruluşlar, TS EN ISO/IEC 17065 Uygunluk değerlendirmesi - Ürün, proses ve hizmet belgelendirmesi yapan kuruluşlar için şartlar standardı gereği en geç 2 yıl içinde akredite oluyor. Organik tarımda belgelendirme, üretici firmanın akredite belgelendirme kuruluşuna başvurması ile başlıyor. Kuruluşun değerlendirmeleri sonucunda denetim yapılıyor ve riskler, şüpheli durumlar değerlendiriliyor. Toprak, ekin örnekleri üzerinden analizler gerçekleştiriliyor. ISO 17025 standardına göre akredite edilmiş bir laboratuvarda yapılan değerlendirmeler raporlanıyor. Sonrasında, işletme uygun görülürse Organik Tarım Belgesi almaya hak kazanıyor. Belge üzerinde ürünün izlenebilirliği için gerekli olan tüm detaylar yer alıyor.
Akredite danışmanlık kuruluşlarına yapılan müracaat sırasında çiftçilerimiz bir form dolduruyor. Form, elden, faks veya e-posta yoluyla kuruluşa gönderilerek bilgiler iletilmiş oluyor. Sonrasında kuruluş ilgili üretici için bir sözleşme hazırlayarak bir dosya numarası açıyor ve inceleme koordinasyonuna başlanıyor. Kontrol elemanları gerekli incelemeleri yaparak raporlandırıyor. Uygun tarihlerde yapılan saha faaliyetlerinde üretim alanları, yönetmelik ve esaslar doğrultusunda değerlendiriliyor. Denetmen, tarım arazisinin önceki senelerdeki faaliyet durumundan yapılan uygulamalara, bölgenin fiziksel şartlarından mahsulün kalitesine, risk durumlarına göre aldığı kayıtlar üzerinden raporlarını oluşturuyor. Kontroller sonucu olumlu bir sonuç alınması halinde, üreticinin organik tarım koşullarını sağladığına dair Organik Tarım Müteşebbis Sertifikası düzenleniyor yani belgelendirme yapılıyor. Geçiş sürecini tamamlamış çiftçilerimiz ise Girişimci Sertifikası ile beraberinde, Organik Ürün Sertifikası almaya hak kazanıyor. Eğer üretici organik tarıma uygun değilse, olumsuz sertifikasyon karar yazısı ile resmi bilgilendirme yapılarak, istek halinde tüm süreç tekrar başlatılabiliyor. Bildirilen eksikler tamamlanarak yeniden başvuru sürecinin ilerlemesi ve organik tarım belgesi alınması sağlanabiliyor.
Bu prensiplere uyum göstererek üretim yapan çiftçilerimiz, belgelendirme kuruluşları aracılığıyla Organik Tarım Belgesi alabiliyor. Başvuru sonrasında ön inceleme ve sözleşme teklifi sürecine geçiliyor. Onaylanan sözleşme sonrasında belgelendirme için adımlar atılıyor. Belge ve bilgi toplama, araştırma süreçlerinin sonrasında tüm aşamalar olumlu sonuçlanırsa belge hazırlanıyor.
Hangi tür organik üretimin ne kadar alanda, nasıl gerçekleştirileceği planlanarak Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu’na başvuru yapılıyor. Çiftçiler bireysel başvuru yapabildiği gibi üretici şirketler, birlikler, kooperatifler, bireyler ve tüzel kişilikler başvuru gerçekleştirebiliyor. Kişi veya kurumlar, başvurulan kuruluşa form doldurarak beyanda bulunuyor. Beyana göre hazırlanan özel sözleşme tarafın onayına sunuluyor. İnceleme için hazırlanan sözleşme imzalandıktan sonra Organik Tarım Belgesi alma için süreçler sürdürülüyor. İlgili başvuru formunda vergi numarası, sorumlu kişinin kimlik bilgileri, araziye en yakın havaalanının uzaklığı gibi sorular yer alıyor. Daha önce başvurulan bir sertifika olup olmadığı ve sonucu kuruma bildirilen formda anlatılıyor. İşletmenin yeri ve konumuna dair bilgiler kurumla paylaşılıyor.